30 Mayıs 2009 Cumartesi

Serdar Ortaç'tan Türkçe Olimpiyatı itirafı!

SAKARYA ŞİİRİ OKUNURKEN AĞLAMIŞ


Yediden yetmişe herkesi duygulandıran çocukların Türkiye ve Türkçe sevdası izleyenleri adeta büyülüyor.Dünya haritasının neresinde olduğunu bilmediğimiz hatta ismini bile telaffuz etmekte güçlük çektiğimiz ülkelerin çocukları Türkiye'ye gelerek şarkılarımızı, şiirlerimizi seslendiriyor. Yediden yetmişe herkesi duygulandıran çocukların Türkiye ve Türkçe sevdası izleyenleri adeta büyülüyor. İzledikçe duygu seline kapılanlardan biri de ünlü sanatçı Serdar Ortaç. "Eurovision'dan önce Türkçe Olimpiyatları'na destek verin." sözüyle yarışmanın önemine dikkat çeken Ortaç, bu yılki organizasyonda jüri üyeliği yapacak.115 ülkeden 700 öğrencinin katılacağı programın parçası olmaktan büyük gurur duyduğunu söyleyen sanatçı, "Türkçe Olimpiyatları, tarih boyunca gurur duyacağımız yegâne olaylardan biri. Millet olarak yaptığımız en gurur verici şey. Bunun için ne kadar övünsek az." diyor. Türkçe Olimpiyatları'nın günün birinde mutlaka hak ettiği yeri bulacağını ifade eden Ortaç, organizasyonun zaman geçtikçe değerinin artacağına inanıyor.Türkçe Olimpiyatları'yla geçen yıl televizyon aracılığıyla tanışan Serdar Ortaç, çocukları izlerken büyük bir heyecana kapılmış. Moğolistanlı öğrenci, Sakarya Türküsü'nü okurken gözyaşlarına hakim olamamış. Ünlü sanatçı, yaşadığı duygu dolu anları şöyle anlatıyor: "Kamboçyalı bir kız çocuğundan Çile Bülbülüm şarkısını, Moğolistanlı bir öğrencinin ağzından Necip Fazıl'ın mısralarını dinlerken çok duygulandım. Hatta hemen internet siteme ilgili videoları ekleyerek, sevenlerime izlettim. Ancak Moğolistan adına katılan bir kız öğrencinin, Sakarya Türküsü'nü okurken 'Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz, Sen kıvrıl ben gideyim, Son Peygamber kılavuz' dizelerini haykırması, beni kendimden geçirdi. En çok bu sahnede heyecanlandım ve gözyaşlarımı tutamadım."Türkçe Olimpiyatları'nın, dilimizi başarı ile konuşan dünya çocuklarını bir araya getirdiğinin altını çizen Ortaç, bu yeteneklere hayran kalmamanın mümkün olmadığını vurguluyor. "Sakarya Türküsü'nü tüm sevgisiyle okuyan ve bize Türkçe 'merhaba' diyen bu çocukları sevmemek ve söyledikleri karşısında duygulanmamak mümkün değil." ifadelerini kullanıyor. Ortaç, popüler müzikle uğraşan bir sanatçı olarak olimpiyatları çok önemsediğini şu sözlerle anlatıyor: "Olimpiyatlar bizim için çok önemli. Bize özümüzü, büyük ve yüce tarihimizi, hatta Orta Asya'dan Avrupa sınırlarına kadar, yıllarca konuşulan dilimizin büyüklüğünü hatırlatıyor. Böyle güzel bir oluşum karşısında kayıtsız kalmak zaten söz konusu olamaz. Günümüz gençliğinin Türk milletini var eden değerlere sahip çıkması gerekiyor. Gençliğin iyi insan olmak için çok sebebi var. Çünkü bizim Osman Gazi'miz, Mevlânâ'mız, Mustafa Kemal'imiz var. Sevmeyi öğrenmek için çok nedenimiz var."

Doğruluk Ekseni 34.Bölüm

Aliye, ikinci baharını yaşamak üzere!..

Doğruluk Ekseni’nin de bu hafta mutluluklar yaşanıyor. Yakup ve Rüya başarılı bir böbrek ameliyatından sonra ailelerinin bir sürprizi ile karşılaşır. Işıl ise Uğur’dan kızını korumak için düştüğü yerden kalkmak zorundadır. Fikret, yaptığı büyük hataları kolay telafi edemezken, Aliye, yaşadığı onca kötü olaylardan sonra ikinci baharı yaşamak üzere.. Harun annesine sırt çevirerek girdiği günahın bedelini ummadığı kadar ağır ödeyecektir. Oğuz ve Sırma ise imrenilecek bir mutluluk tablosu ile yüzleri güldürerek, gülmeye devam edecek. Doğruluk Ekseni, beklenilen kareleriyle bu hafta Samanyolu Televizyonunda!..

29 Mayıs 2009 Cuma

Türkçe Olimpiyatları Şöleni Cumartesi Altınpark'ta Başlıyor















115 Ülkeden katılımla gerçekleşecek olan 7. Türkçe Olimpiyatları Kültür Şöleni 30 Mayıs Cumartesi günü saat 10:00 da Ankara Altınpark'ta başlıyor.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Ankara'nın her ilçesinden Altınpark'a ücretsiz servisler düzenliyor. Çok sayıda katılım olacağı beklenen bu şölene sizlerde kayıtsız kalmayın ve oradaki çoşkuyu binlerce kişiyle yaşayın! Ankara'da oturanların Cumartesi sabah 9 da başlayacak servisleri kaçırmaması, o çoşkudan kendilerini mahrum etmemeleri tavsiye edilir.


Kültür Şöleni, 30-31 Mayıs 2009 Tarihlerinde Ankara Altınpark’ta yapılacak.
Yarışmacılar, ülke tanıtım stantları açarak ülkelerinin tanıtımını yapacaklardır.

Yarışmacıları yakından görebileceğiniz bu şölen, Olimpiyatları canlı ve yerinde izlemek isteyenler için bulunmaz fırsat.

26 Mayıs 2009 Salı

Doğruluk ekseni 33. Bölüm Özet..

Yedibahar da aileler karışıyor.Huriye Harun yüzünden evi terk edip huzur evine yerleşiyor.Bunu ögrenen Sevda Harun la nişanı bozmaya karar veriyor.Bu arada Oğuz ve Sırma yeniden nişanlanıyorlar.Sinem ise Işıl ın foyasını ortaya çıkarmak için uğraşırken Haşim sonunda ölümle burun buruna geliyor.Fikret beklemedigi bir anda Işıl ın gerçek yüzünü görüyor.BU DURUMDAN ENDİŞELENEN UGUR KENDİSİNİ KURTARMAK İÇİN İÇLERİNDEN BİRİNİ ÖLDÜRMEK İÇİN HAREKETE GEÇİYOR






































Fragmanı indir

Türkçe Sevgisi 115 Ülkeye Ulaştı

Her sene büyük bir coşkuyla gerçekleştirilen Türkçe Olimpiyatları için geri sayım başladı.

Çeşitli yarışmalar ve ödül töreniyle bir Türkçe bayramına dönüşen etkinlik, 28 Mayıs'ta Ankara Kızılcahamam'da başlıyor. Olimpiyatlar, yeni ülkelerin katılımıyla bu yıl daha da renklendi. İskoçya, İspanya, Gabon, Kuveyt, Liberya, Peru ve Zambiya Türkçe Olimpiyatları'na ilk kez öğrenci gönderdi. Böylece etkinliğe katılan ülke sayısı 115'e çıktı. Bu ülkelerden gelen 700 finalist öğrenci, 14 gün boyunca farklı dallarda Türkçe becerilerini sergileyecek. Gençlerin kendi ülkelerini tanıtacağı 'Kültür Şöleni', 30-31 Mayıs günlerinde Ankara Altınpark'ta yapılacak. Şiirden şarkıya, genel kültürden makaleye kadar 13 dalda büyük çekişmenin yaşanacağı 7. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'na Ankara, İstanbul ve Bursa ev sahipliği yapacak. Dünyanın her köşesinde Türkiye ve Türkçenin tanıtımına vesile olan gençleri TBMM Başkanı Köksal Toptan da ödüllendirecek. Altın madalya almaya hak kazanan öğrencilere, Türk Dili Hizmet Ödülleri'ni Meclis Başkanı Toptan verecek.
Resmî programın bitmesinin ardından sevinç, bu kez Anadolu'ya yayılacak. Geçen yıl 5 ilde başlatılan mini olimpiyatlar, 9 kentte bayram havası estirecek. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Erzurum, Kayseri, Gaziantep ve Kahramanmaraş, farklı coğrafyalardan gelen Türkçe sevdalılarına ev sahipliği yapacak. Tertip Komitesi Başkanı eski Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam, olimpiyatların 5 kıtada binlerce öğrenciyi Türkçeye özendirmek ve teşvik etmek için yapıldığını söyledi. Her sene daha büyük mesafeler alındığını belirten Sağlam, "Türkçe; sevgi, saygı, barış dili olmaktan da öte, bir bilim ve edebiyat dili haline geliyor." dedi. Olimpiyatlar için sadece bu sene 10 bin başvuru yapıldığını anlatan Sağlam, öğrencilerin finale kalabilmek için bir yıl boyunca ter döktüğünü ifade etti.

Yarışmacıların bir kısmı Türkiye'ye ulaştı. 28 Mayıs'ta başlayacak olimpiyat öncesinde yavaş yavaş gelmeye başlayan ülkeler arasında Nijer, Gürcistan, Moğolistan, Nijerya, Azerbaycan, Kırgızistan, Pakistan, Bosna Hersek, Amerika-New Jersey ve Teksas, Arnavutluk, Romanya, Kırım ve Litvanya bulunuyor. Öğrenciler, olimpiyatlar öncesinde çeşitli aktivitelerde yer alacak, medya kuruluşlarını ziyaret edip televizyon programlarına katılacak. Türkçe Bayramı için bir de tanıtım filmi çekildi. 48 saniyelik film, İstanbul'un tarihî ve doğal güzellikleriyle Türkçe sevdalısı olan dünya çocuklarını buluşturuyor. Müşfik Kenter'in seslendirdiği tanıtımda, farklı ülke çocukları Türkçe konuşuyor ve Türkiye'ye has deyim ve atasözlerini kullanıyor. Olimpiyat boyunca çeşitli medya kuruluşlarında yer alacak reklamın yönetmenliğini Turgut Söğüt, müziklerini ise Yücel Arzen yaptı.

Türkçe, dünyanın sayılı dilleri arasına girdi Tertip Heyeti Başkanı Mehmet Sağlam: Her yıl daha da güzelleşen olimpiyatları Anadolu'ya mal etmek için bu yıl çok sayıda organizasyon yapılacak. Öğrenciler halkımızla bütünleşecek. Türkçemizi dünyada 200 milyon kişinin konuştuğunu düşünürsek, Türkçe giderek dünyanın sayılı bilim, edebiyat, kültür ve barış dili olacak. Şimdiden dünyanın önemli dilleri arasına girdi. Atatürk'ün de vasiyeti olan bu amaç için her Türk vatandaşı üzerine düşen görevi yapmalı.

Olimpiyatlar, bir hayalin gerçekleşmesidir
Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın: Türkçe Olimpiyatları, Türkçenin dünya dili olduğunu kanıtlayan en anlamlı etkinlik. Bugün 87 ülkede en az bir ortaöğretim kurumunda, 46 ülkede özel kurslarda Türkçe öğretiliyor. Toplam 9 ülkedeki yükseköğretim kurumlarında Türkçe eğitim veriliyor. Dünyanın dört bir yanındaki okullardan gelen gençler, 7 yıldır Türkçe konuşarak, yazarak, şiir okuyarak, şarkı söyleyerek yarışıyor. Türkçe Olimpiyatları, bir hayalin gerçekleşmesidir. Bu hayal Türkçenin dünyanın dört bir köşesinde eğitim ve öğretim dili olarak; bilim, kültür ve sanat dili olarak yaygınlaşmasıydı. Türkçenin dünya dili olarak yaygınlaşması, bütün dünyayı kapsama alanına almasıydı. Bir Afrikalının Türkçe şiir okuması, bir Amerikalının Türkçe şarkı söyleyerek yarışması benim için dünyanın en büyük mutluluğu.

Geleceğe daha umutlu bakmamızı sağlıyor

Uluslararası Üniversiteler Birliği Başkanı Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan: 115 ülkeden gelen öğrenciler, Türkiye'yi ve Türk insanını tanıyacak. Âdet, gelenek, görenek ve örflerimizi görecek. Sonrasında dünyanın değişik yerlerindeki ülkelerine dağılacaklar. Bu, Türkçenin dünyaya yayılması ve Türkiye'nin tanıtımı için büyük önem arz ediyor. Dünya barışına katkısı yönüyle ümitlerimizi güçlendiriyor. Geleceğe daha umutlu bakmamızı sağlıyor.

Yarışma, dışa açılan kapımız oldu

Türk Ocakları Genel Sekreteri Hüseyin Erdem: Türkçenin yaygınlaşması ve Türk milletinin değer sisteminin tanınması açısından büyük önem taşıyor. Olimpiyatlar bizim ülke olarak en büyük problemimiz olan tanınma sorunumuzu en kısa yoldan çözüyor. Şimdiye kadar hiçbir proje bu etkinlik kadar Türkiye'yi dışa tanıtamadı. Yarışma, Türkiye'nin dışa açılan kapısı ve penceresi oldu.

115 ülkenin barış elçileri sevginin anavatanında

Türkçe Olimpiyatları Genel Sekreteri Tuncay Öztürk: Bu yıl olimpiyatların içeriği zenginleşti, niteliği arttı. Programları daha fazla kişinin takip edebilmesi için Anadolu'daki etkinlik sayısını artırdık. Dünyanın 115 ülkesinden gelen barış elçilerini, barışın ve sevginin anavatanında sevgi diliyle buluşturmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

Yarışmacılardan Zaman'a ziyaret

Yarışmacıların bir kısmı dün Zaman Gazetesi'ni ziyaret etti. 13 farklı ülkeden gelen öğrenciler, Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı'nın yönettiği yayın toplantısına katıldı. Akıcı Türkçeleriyle dikkat çeken gençler, olimpiyatlarda sunacakları şarkıları seslendirdi. Grubun, ünlü sanatçı Ertuğrul Erkişi'yle ortak albüm çıkaracağı öğrenildi. NURULLAH KAYA İSTANBUL

Olimpiyatlarda Necip Fazıl unutulmadı

Uluslararası Türkçe Olimpiyatları, vefatının 26. yıldönümünde dualarla anılan 'Şairler Sultanı' Necip Fazıl Kısakürek'i unutmadı. Bu yılki 'makale yarışması'nın konusu 'Türk Edebiyatında Necip Fazıl Kısakürek' olarak belirlendi. Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen üniversite öğrencilerinin katıldığı yarışmanın ön elemeleri tamamlanırken, 15 ülke finale kaldı. Birbirinden önemli yazılar kaleme alan Afganistan, Azerbaycan, Belarus, Estonya, Irak, İran, Kırım, Kırgızistan, Mısır, Özbekistan, Rusya, Tacikistan, Tataristan ve Ukraynalı gençler, Necip Fazıl'ın çileli hayatı, şairler sultanlığına uzanan öyküsü, fikir davası ve gençliğe bakışını anlatıyor. 30 Mayıs Cumartesi günkü finalde Türk üniversitelerinin önde gelen edebiyatçıları jüri üyeliği yapacak. Temayı bir yıl önceden belirlediklerini kaydeden Olimpiyat Genel Sekreteri Tuncay Öztürk, gelen yazıların, Türkçe öğrenen dünya gençliğinin, Kısakürek'i en az Türk gençleri kadar tanıdıklarını gösterdiğini vurguladı. İBRAHİM ASALIOĞLU ANKARA

HACI KEMAL ERİMEZ'E VEFA ÖDÜLÜ

Uluslararası Türkçe Öğretimi Derneği'nin her sene verdiği Türk Dili Ödülleri'nin bu yılki sahipleri belli oldu. Hayatını Türk okullarının kurulmasına harcayan merhum Hacı Kemal Erimez, 'Vefa Ödülü'ne layık görüldü. 'Atatürk Türk Dili Ödülü', Amerikan Senatosu'nda görev yapan en yaşlı üye Robert Byrd'a; 'İsmail Gaspıralı Türk Dili Ödülü' ise TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'e verilecek.

17 Mayıs 2009 Pazar

Doğruluk ekseni 32. Bölüm

Uğur, Oğuz’la kardeş olduklarını itiraf eder.

Ama Oğuz’un sorması gereken çok soru vardır. Uğur, Oğuz’un sorularını cevapsız bırakırken, hain planlarına devam eder...
Bu arada Sinem, Işıl’ın tüm yaptıklarını ortaya çıkaracak olan bir delil elde eder ve onu Oğuz’a verir...
Sırma ise Oğuz’la yeniden bir araya gelecek olmanın hayalini kurmaktadır...
Sinem boşanma günü kararını bildirmek için yola çıkar. Uğur ona engel olmak için işini şansa bırakmayacaktır

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Türkçe neden sevginin dili? Bülent Korucu

Artık ananevi hale gelen bir tatlı telaş yine kendini hissettirmeye başladı. Mayıs ayı ile birlikte Türkçe heyecanı dünyanın dört bir yanında yaşanıyor.
Haziran başında Türkiye'deki finale kalmak için ülkelerdeki yarışmalar ardı ardına yapılıyor. Evet, bu sene 7.si yapılacak olan Türkçe Olimpiyatları'ndan bahsediyorum. Hafta sonu, yarışmaların Kuzey Avrupa finalleri için Danimarka'nın başkenti Kopenhag'taydık.
'Türkçe sevginin dili' derken bir reklam sloganı söylediğimiz zannedilmesin. Bizzat yerinde görünce daha iyi anlaşılıyor. Türkçe sadece bir dil değil. Bir vesile ve vasıta haline geliyor. Kaynaşmanın, iletişimin, birbirini anlamanın, anlamaya çalışmanın aracı oluyor. Türkçe, bir cazibe merkezi gibi. Rengi, ırkı, dini farklı 115 ülkenin çocukları bu yıl final için bir araya gelecek. İnsanlık dışında neredeyse tek ortak noktaları Türkçe öğrenme ve konuşma çabaları. Bunu yaparken yaşadıkları olimpiyat heyecanı ve paylaşılan mekanlar başka hiçbir şekilde sağlanamayacak bir kaynaşma doğuruyor. Kızılcahamam'daki elemeler, bu alışverişin zirve yaptığı yer. Sanki büyük bir sofra açılıyor, herkes heybesinde getirdiğini paylaşıyor. Bir anda kendinizi dünyanın en büyük kültür sofrasının başında buluyorsunuz. Çocuksu samimiyet, bu sofranın gösteriş düşüncesi ile kirletilmesine izin vermiyor. Türkçenin dil bayrağımız olarak yaygınlaşması elbette göğsümüzü kabartıyor. Ancak inanın samimi iletişimin insanlık adına verdiği umut hepsini gölgede bırakıyor. Dünyada Türkçe konuşan, Türkçe düşünen ve Türkçe yaşayan bir nesil yetişiyor. Türkçe, bir hayat tarzı durumuna geliyor.
Okunan şiir veya şarkı unutulduğu zaman duyulan mahcubiyet; alınan moral alkışı sonunda yüze yayılan tebessüm, dereceye giremeyenlerin burukluğunun paylaşılması, başarı karşısındaki sevinç... Öylesine insani bir vasat oluşuyor ki, sadece salondaki binlerce kişiyi kuşatmıyor; medya marifetiyle milyonlarca kişi bu sevgi pınarından testisini doldurabiliyor. Onun için 'sevgi dili Türkçe' ifadesi maharetli bir reklamcının bulduğu iyi bir slogan değil. Şahit olunan ve daha önemlisi bizzat yaşanan bir gerçek.
Danimarka seyahati, bu açıdan epey anlamlı ve duygulu geçti. İsimlerini ezberlemek neredeyse imkânsız. Kâğıttan telaffuzu bile çok zor. Aslında isimlerin çok fazla önemi de yok. Onun için listeden isimlerini yazmak yerine ülkeleriyle ve halleriyle birkaç manzarayı resmetmeye çalışayım. Belki kendi dilini bile henüz tam konuşamayan 5 yaşlarında bir kız çocuğu, "büyümüş de küçülmüş" ifadesinin anlatacağı güzellikte bir parçayla bizleri mest etti. Litvanyalıyla birlikte 'Hasretinle Yandı Gönlüm'ü söyledik. Belaruslu ile 'Veda Busesi'ni mırıldandık, duygulandık. İsveçli 'Üsküdar'a Giderken'le efkarımızı dağıttı. Şarkının sözlerini unuttuğu için yüksek puan veremedik ama Norveçli çocuğun cana yakınlığı müthişti. Böyle bir tasnif olsa kesin birinci olurdu.
Program sonunda jüri başkanının, "Bazı jüri üyeleri kendilerini fazla kaptırıyorlar, alkışlıyorlar hatta gözyaşlarını tutamıyorlar." sözlerinin muhataplarından biri bendim. Program devam ederken bana doğru attığı anlamlı bakışların sebebini de bu vesileyle çözmüş oldum. Halbuki kendimi fazlasıyla sıktığımı düşünüyorum. Hatta jüri olduğuma epeyce hayıflandım. Keşke arkalarda bir yerlerde tadını çıkarabilseydim, dediğimi de şimdi itiraf ediyorum. Bu arada Büyükelçi Mehmet Akat ve Başkonsolos Osman Kocabaş'ın programın başından sonuna kadar bir ev sahibi gibi misafirleri ağırladığını da şükran hisleriyle kaydetmekte yarar var. Avrupa Parlamentosu seçimleri için Danimarka'dan tek Türk aday olarak seçime giren Hüseyin Araç da yarışmanın ağır konuklarındandı.

Türkiye'nin Her Yerinden 'Hasta'ları Var.....

Bugünlerde Ankara'nın Beypazarı ilçesine yolu düşenlerin 'beypazarı kurusu', 'havuç', 'bürgü' ve 'güveç'ten sonra en çok duydukları isim; 'Doğruluk Ekseni' oluyor hiç kuşkusuz.
Diziye ev sahipliği yapan ilçeye özel turlar düzenlenirken, Türkiye'nin dört bir yanından gelen ziyaretçiler sette oyuncularla fotoğraf çektirmek için adeta birbirleriyle yarışıyor. Özellikle esnafın 'Nereden geliyorsunuz?'dan sonraki ikinci sorusu; 'Doğruluk Ekseni için mi geldiniz?' oluyor.

Samanyolu'nda salı günleri ekrana gelen dizi, ilçeyle o kadar özdeşleşmiş ki yayın günü sokaklar boşalıyor. Dizinin iyi karakterlerine sevgiyle bakan halk, 'kötü'leri gördüğü zaman da yolunu değiştiriyor.

Paragöz, evi birbirine düşüren Haşim'i oynayan tiyatrocu Özer Tunca'nın başından geçenler oldukça ilginç. Otele girmek üzereyken yaşlı bir amca önüne çıkar ellerini beline koyar ve 'Hadi evi karıştırdın, şimdi de numaranı bana yap da göreyim.' der. Yine yolda karşılaştığı yaşlı bir kadını saldırmaktan kocası vazgeçirir. Havaların ısınmasıyla birlikte artan turist sayısı bölge halkının yüzünü güldürürken, dizinin çekildiği mekanlar artık oyuncuların adıyla anılmaya başlamış bile.

'Haşim Konağı' olarak bilinen mekanın gerçek sahibi Özer Tunca'nın posterini asıp, konağının reklamını yapmayı bile düşünüyormuş. Beypazarı halkının yardımseverliğini anlata anlata bitiremeyen yönetmen Taner Tunç, 'Set ziyaretleri çalışmalarınızı engelliyor mu?' sorusuna, "Bizi kesinlikle rahatsız etmiyor. Hatta moral oluyor." diyor Doğruluk Ekseni'nde Yedibahar kasabasının köklü ve zengin Adalı ailesinin kendi içinde yaşadığı miras kavgaları, sülaleler arası çıkar çatışması, hayatın içinde var olan birçok sosyal konu ekrana taşınıyor. Reytingini her geçen hafta yükselten dizinin oyuncuları da bu durumdan oldukça mutlu.

İnsanların diziye ilgisi bizi mutlu ediyor

Rahman Görede (Doktor Oğuz): "Daha önce küçük çaplı rollerim olmuştu. Ama ilk kez bir başrolde görev alıyorum. Başlarda rolün gereğini yerine getirip getirememe noktasında çekincelerim olmuştu. Ama sağ olsun ekipte herkes çok yardımcı oldu. Çabuk toparladım. İzleyici de destek verdi. Böyle olunce kendine güveni geliyor insanın. Doktorluk konusunda sıkıntı yaşamamak için, sete gelmeden hastaneye gidip doktorların çalışmaları hakkında gözlemler yaptım. İnsanların diziye olan ilgisi beni mutlu ediyor. Özellikle ziyarete gelenlerin en çok söylediği şey 'abi sizin işiniz zormuş' oluyor. Ben ilginin sadece Ankara çevresiyle sırnırlı olduğunu zannediyordum. Ama İstanbul'da da aynı ilgi var. Bu da dizinin başarısını gösterir."

Rol icabı ağladığımda bile 'Ağlama, gül!' diyorlar

Ayçin Tuyun (Doktor Sırma): "Sırma'yı izleyici çok sevdi. Halk bağrına bastı. İzleyiciye teşekkür ediyorum. Sevgilerini esirgemiyor, dualarını eksik etmiyorlar. Karakteri sevdirdiğim için mutluyum. Ayrıca Beypazarı'na çok alıştım. Buranın halkı, özellikle teyzeler o kadar çok seviyorlar ki kızları gibi davranıyorlar. Sevgi dolular. Rol icabı ağladığım için 'Ağlama artık kızım, gül!' diyorlar.

Bazen rol ile gerçekler birbirine karıştırılıyor

Özer Tunca (Haşim): "Haşim'i özellikle çocuklar çok seviyor. Çocukların sevmesi vücudundaki deformasyon ve hırsından dolayı düştüğü komik durumlar galiba. Eskiden insanlar 'Kötülük yapma!' diye geliyorlardı. Şimdi de 'Haşim Ağa paralar nerede?' diye geliyorlar. Bölge halkı çok sevdi ama bazen rol ile gerçekler birbirine karıştırılıyor."

Kısa ama çok keyifli bir rol

Gafur Uzuner (Kurban): "Kısa ama çok keyif aldığım bir rol 'Kurban.' Normalde uzun bir rol olur ama dönüşü olmaz size. Ancak Kurban, dışı içi doldurulabilecek, bir yığın özelliği barındıran üretken bir rol. İnsanlar önünü ilikliyor ve 'Kurban amca dua et!' diyorlar. Çok iyi geri dönüşler alıyorum karakterle ilgili..."

ZAMAN

Doğruluk ekseni 31. Bölüm

Doğruluk Ekseni 31. Bölüm fragman eklendi

Sinem, ya rol yapıyor ya da gerçekten pişman!...
Doğruluk Ekseni’nde bu hafta gerçekler ortaya çıkıyor. Yakup, Rüya’nın annesinin verdiği tepkiye alınarak, hızla yola çıkar. Rüya, hem özür dileyip, hem de yeniden Yakup’un gönlünü almak için uğraşır ama kırılan kalp uzun süre tamir edilemeyeceğe benzemektedir. Sinem, yaptıklarından pişman olup, Sırma’ya sığınırken, Oğuz’dan boşanmak için gitmesi gereken mahkemeye katılmaması akıllarda soru işareti bırakır. Sinem, ya Uğur ve Işıl’ın sürekli telkinlerine yenilmiş ve yine Oğuz’un peşini bırakmama kararı almıştır ya da gerçekten başı beladadır. Ve Sırma, Oğuz ile yeniden evlilik heyecanı yaşayacağı günleri düşlerken, Uğur hakkında büyük bir gerçeği öğrenmek üzeredir. Yedibahar’ a yeni gelen doktor ya her şeyin güzelleşmesinde yardımcı olacak ya da her şey sarpa saracak. Doğruluk Ekseni, muhteşem bölümüyle Samanyolu Televizyonunda..







































Doğruluk ekseni 31, bölüm fragmanı indir

Bu hallerimi, annemin görmesini çok isterdim

Samanyolu'nda ekrana gelen Doğruluk Ekseni'nde Doktor Sırma karakterini oynayan Ayçin Tuyun, oyuncu olması için annesinin gösterdiği fedakârlığı unutamıyor. Tuyun, "Annem vefat edinceye kadar yalnız bırakmadı. Desteğini hiçbir zaman esirgemedi. Çekimlere bile çoğu zaman birlikte giderdik." diyor.

Reklamlarla başladığı oyunculuğu kısa sürede başrole taşıyan Ayçin Tuyun, nam-ı diğer 'Doğruluk Ekseni'nin Doktor Sırma'sı, 'oyuncu olmama sebep' dediği annesini her fırsatta rahmetle anıyor. Bir buçuk yıl önce kansere yenik düşen annesinin desteğini anlata anlata bitiremeyen Tuyun, "Ailemin tüm fertleri oyuncu olmama destek verdi. Ancak Allah rahmet eylesin, annem beni vefat edinceye kadar yalnız bırakmadı. Çekimlerde hep beraber olurduk. Keşke bugünleri görebilseydi." diyor.

Annesinin şu an yanında olmamasına çok üzülen Tuyun'un oyunculuk serüveni de ilginçliklerle dolu. Lise yıllarında görev aldığı bir reklam filmi, oyunculuk temellerinin atılmasına sebep olur. Çevresinin, özellikle de annesinin ısrarları bir yana, oyunculuğu yapabileceğine kendisi de inanır. Türker İnanoğlu Vakfı'na (TÜRVAK) kaydını yaptırarak bu işin eğitimini almaya karar verir. Beyaz Gelincik ve Kanal 7'de çeşitli TV filmlerinde görev alan Tuyun, Kollama'daki Polis Halime çıkışıyla 'Doğruluk Ekseni'nde başrolü kapar. Polislikten doktorluğa terfi eden oyuncu, 'ilk göz ağrım' dediği Kollama'daki Halime'yi hâlâ unutamıyor: "TV izlemeye çok vaktimiz olmuyor. Ama 'Kollama'ya bakıyorum. Onların daha iyi yerlere gelmesini istiyorum. Emeğim var orada çünkü."

DOKTORLAR, DİZİDE AĞLAMAMDAN ŞİKAYETÇİ

Dizide Doktor Sırma'yı oynayan Ayçin Tuyun, bu meslekle ilgili bilgi sahibi olmasa da doktor tanıdıkları ve dostlarından fikir almayı ihmal etmiyor. Özellikle kendi aile doktorunu arayıp sık sık fikrini soruyormuş. 'En çok ne tür eleştiriler geliyor?' sorusuna, "Çok ağlıyorsun diye eleştiriyorlar. Belki de güçlü bir doktor izlenimi vermediğim içindir. Ama benim yapacağım bir şey yok. Ne yazılırsa onu oynuyorum." şeklinde cevap veriyor. Çekimleri Ankara'nın Beypazarı ilçesinde devam eden 'Doğruluk Ekseni' bölge halkı tarafından da çok seviliyor. Beypazarı'na alıştığını söyleyen Tuyun, "Beni kendi kızları gibi görüyorlar. Sevgi dolular. Sürekli dua ediyorlar. Yüzümün gülmesini istiyorlar." diyor. Taner Tunç'un yönettiği dizide Ayçin Tuyun, Rahman Görede, Gafur Uzuner ve Özer Tunca rol alıyor.

'Doğruluk Ekseni'nde Yedibahar kasabasının köklü ailelerinden Adalılar'ın kendi içlerinde yaşadıkları miras kavgaları ile aileler arası çıkar çatışmaları anlatılıyor. Dizi, hayatın içinde var olan birçok sosyal konuyu da ekrana taşıyor.


Gerçekler ortaya çıkıyor
'Doğruluk Ekseni'nin bu akşamki bölümünde Yakup, Rüya'nın annesinin verdiği tepkiye alınarak, hızla yola çıkar.

Rüya, yeniden Yakup'un gönlünü almak için uğraşır; ama kırılan kalp tamir edilemeyeceğe benzemektedir. Sinem, yaptıklarından pişman olup Sırma'ya sığınırken, Oğuz'dan boşanmak için gitmesi gereken mahkemeye katılmaması akıllarda soru işareti bırakır. Sinem, ya Uğur ve Işıl'ın telkinlerine yenilerek Oğuz'un peşini bırakmama kararı almıştır ya da gerçekten başı beladadır. Sırma, Oğuz ile yeniden evlilik heyecanı yaşayacağı günleri düşlerken, Uğur hakkında büyük bir gerçeği öğrenmek üzeredir. SAMANYOLU 19.40

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Doğruluk ekseni 30. Bölüm

Doğruluk Ekseni’nde heyecan devam ediyor.

Uğur, Sırma’yı kaybetmemek için bu sefer başka planların peşine düşer. Fakat Işıl’ın sakladığı çocuğu ortaya çıkınca ortalık karışır. Planlar aksamaya başlar...
Halime, kızı Sevda’ya çirkin bir iftira atarken, Haşim’in paraları çalınır...
Sinem, Oğuz’u bırakmamak için elinden geleni yaparken, Sırma’nın, Sinem’ e nefreti artar...
Adalı ailesi, Yakup’a kız istemek yola düşer..




Yapımcı
Mustafa Kartal
Yönetmen
Taner Tunç
Oyuncular
Rahman Görede, Ayçin Tuyun, Devrim Parscan, Özer Tunca

Yayın Günü ve Saati
05 Mayıs Salı 19:40

Mesaj yağıyor: Senarist Sırma'yı ağlatma

SEVİLEN OYUNCU İLE SOHBET TADINDA BİR RÖPORTAJ

Mesaj yağıyor: Senarist Sırma'yı ağlatma

Beyaz Gelincik’te hercai kız Ceyhan, Kollama’da kararlı ve güçlü Halime, Doğruluk Ekseni’nde duygusal bir doktor Sırma...

Peki bu birbirinden keskin karakterleri canlandıran Ayçin Tuyun kim ve seyirciler onu en çok hangi karakterde benimsemiş!...

Televizyon ekranlarında sempatik gülüşü ve masum yüzü ile tanıdığımız Ayçin Tuyun, şimdilerde Samanyolu Televizyonunda yayınlanan “Doğruluk Ekseni” dizisinin hep ağlayan ve mutsuz kızı olmuş durumda.

Doğruluk Ekseni de reyting çıtasını gittikçe yükselten, seyircilerini kendine bağlamayı başaran bir aile dizisi. Küçük bir kasabada yaşayan, büyük bir ailenin yaşayabileceği tüm sıkıntıları ele alan bu dizi, özellikle şu günlerde izleyicisini kendine bağlamış durumda.

Diziye gelen olumlu ve olumsuz eleştiriler o kadar sıcak ve o kadar içten ki olumsuz eleştirileri bile okuyunca insan, diziseverlerin bu diziye nasıl bağlandığını çok kolay anlayabiliyor.

Resmi sitede o kadar yoğun bir mesaj trafiği başlamış ki yorumları okuyup, onaylamak bile bir hayli vakit alır hale gelmiş.

Mesajların özü ise şu “Sırma nolur, Uğur’u kabul etme”, “Sinem, artık Oğuz’u Sırma’ya bırak”, “Senarist duy sesimizi Sırma’yı daha ağlatma”, “Sırma lütfen dikkatli ol, Uğur’dan uzak dur”

Seyircinin bu kadar gönlüne taht kuran Sırma karakteri yani Ayçin Tuyun, bu diziden önce de yine Kollama dizisinde Halime karakterini canlandırmıştı. Bir süre sonra senaryo gereği dizide şehit olup, diziden ayrılan Ayçin Tuyun, o günden beri “Ne olur Halime geri dön” mesajlarıyla, sevenleri tarafından Kollama dizisine geri çağrılıyor.

Kollama dizisinde yine başrol oyuncusu ve Yiğit Komiseri canlandıran Orhan Bıyıklı ile dizide, büyük bir sevgi bağı kurup tam evleneceği gün şehit olan Halime karakterinin ardından Kollama seyircileri Yiğit Komiser dizide başka bir kıza yönelince de kanalın resmi sitesini mesaj yağmuruna tutmuş. Sakın Yiğit, Halime’yi unutmasın, başka kıza bakmasın diye. Ve bunlardan dolayı diziden ayrılmasına rağmen Yiğit Komiserin odasında Ayçin Tuyun’un fotoğrafı hep görülmekte. Yani Ayçin Tuyun, Halime karakterini o kadar içten ve yerinde oynamış ki senaryo gereği diziden ayrılsa da, seyirciler onu Kollama dizisinden hala ayırmamış.

Kendini bu kadar sevenlerine kabullendiren, bu kadar seyirci ile arasında mükemmel bağ kurabilen Doğruluk Ekseni’nin Sırma’sı, Kollama’nın Halime’si, Ayçin Tuyun kimdir?

1986 yılında Manisa’nın Turgutlu ilçesinde dünyaya gelen oyuncu, lise eğitimini Ataköy Cumhuriyet Lisesi’nde tamamlamıştır. 2005 yılında TUR-VAK oyunculuk bölümünden mezun olan Ayçin Tuyun, çekimlerden arta kalan zamanlarında voleybol ve buz pateniyle de ilgileniyor. Gitar ve piyano çalan oyuncu, çok sayıda reklam filminde ve çeşitli kliplerde oynamıştır. Şeytan Sofrası ilk dizi deneyimi olan Tuyun, 2005 yılında Beyaz Gelincik dizisinde boy göstermiştir. Şeytan Sofrası, Ümmü’nün Türküsü, Dağlar Delisi, Terme Çayı gibi projelerde de başarı ile görev almıştır. Dövme sinemasıyla da beyaz perdeleri aralayan Ayçin Tuyun, oynadığı her karakteri yaşayarak oynayan oyuculardan. Onu, Beyaz Gelincik dizisinde zengin ve hercai kız Ceyhan olarak tanımıştık. Daha sonra Kollama dizisinde genç ve kararlı bir polis Halime olarak gördük. Şimdi ise Doğruluk Ekseni’nde ise oldukça duygusal bir doktor karakterini canlandırıyor. Ayçin Tuyun, bu birbirinden keskin karakterleri oldukça iyi ekranlara taşıyor. Ve şimdi Ayçin Tuyun’ den bu karakterleri dinliyoruz.

Seyircilerin sizinle bu denli yakından temas kurması ve sizi bu kadar kabullenmesi karşısında ne düşünüyorsunuz?

Öncelikle bu beni çok mutlu ediyor bende sevenlerimi çok seviyor ve saygı duyuyorum. Hasbıhale çağırıyorlar ancak yoğun çalışma temposundan dolayı onlarla iletişime geçemiyorum, Sormak istedikleri ne varsa doğruluk ekseni sitesinde sorabilirler. Fırsat buldukça bütün sorulara cevap vermeye çalışacağım. Dediğim gibi bu beni çok mutlu ediyor ama beraberinde sorumluluk da getiriyor çünkü işime ve özel hayatımda daha da dikkatli olmam gerektiğini düşünüyorum.

Halime karakteri ile Sırma karakteri arasında benzerlikler buluyor musunuz? Ve hangi karakteri kendinize yakın buluyorsunuz?

Evet buluyorum, İkiside gururlu ve duygusal karaktere sahipler. Halime benim ilk göz ağrım diyebilirim. Halime’nin yeri benim için her zaman daha farklı çünkü her şeyden önce o bir anneydi. Bir anne rolü oynamak benim için çok büyük bir deneyimdi.

Üstelik hem anne hem polis. Sırma da benim için önemli bir karakter. Özünde çok duygusal ne kadar güçlüde görünse o aşık bir kız, akıllı bir doktor.

İkisini de ayırt etmek istemiyorum çünkü iki karakteri de çok severek oynuyorum. Sırma’nın duygusallığını Halime’nin dik duruşunu kendime yakın buluyorum. Ama dediğim gibi Halime benim ilk göz ağrım.

Sürekli ağlamanız sevenlerinizi cidden çok üzüyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz. Sırma artık gülecek mi?

Sırma’nın gülmesini bende çok istiyorum gerçekten ağlamaktan gözlerim şişti. Ancak Sırma’nın içinde bulunduğu durum onu ağlatıyor ve duygusallaştırıyor. Aynı zamanda kızgınlıkla gurur yaparak zaman zaman hata yapabilecek düşünceleri aklından geçirebiliyor ama tamamen durumlar ve şartlar onu bu yöne sürüklese de Sırma akıllı bir doktor hata yapacağını sanmıyorum. Daha doğrusu bende hata yapmasını istemiyorum.

Kollama dizisinden ayrıldınız ama hala daha seyirciler “ Neden Ayçin Tuyun iki dizide birden oynamadı” diye sorarken, Yiğit Komiserin odasından resminiz hiç eksik olmuyor. Ve Yiğit Komiser başka birine yönelse direk uyarı mesajları geliyor diziye. Bu konu hakkında düşünceleriniz?

Halime ve Yiğit çok uyumlu çiftlerdi. Bu yüzden sevildiklerini düşünüyorum. İki dizide oynamam mümkün değildi. Senaryo gereği Kollama'da Halime’nin ölmesi gerektiği bana söylendiğinde çok üzüldüm. Ama daha sonra Doğruluk Ekseni’nin Sırma karakteri bana teklif edildi ben de Samanyolu seyircisinden ayrılmak istemediğim için kabul ettim.

Birde çektiğiniz klipler sevenleriniz tarafından büyük bir beğeni ile karşılandı, tekrar klip çalışması düşünüyor musunuz?

Birçok sanatçının klibinde rol aldım ayrıca reklamlarda da oynadım, klip ve reklam çalışmalarım tabii ki devam edecek.

İlerde düşündüğünüz sürpriz bir projeniz var mı?

Bir sinema filmi projesi var, yakın zamanda netleşecektir.

Samimi sohbeti için genç ve başarılı oyuncu Ayçin Tuyun’ e teşekkür ediyor, başarılar diliyoruz.
haber kaynağı: http://www.samanyoluhaber.com/haber-146792.html 21.Nisan.2009 10:34:52

Evin işi bitti, ben setteyim

Evin işi bitti, ben setteyim

Ankara Beypazarı'nda çekilen 'Doğruluk Ekseni', bölge halkına, özellikle de kadınlara yeni bir ekmek kapısı açtı. Samanyolu'nda ekrana gelen ve reytingleri her geçen gün yükselen dizide figüran olarak rol alan yerel kıyafetli kadınlar, hem ekrana çıkıyor hem de para kazanıyor.
Her ne kadar emeklerinin karşılığını alsalar da onlar için önemli olan, ekranın kıyısından da olsa görünmek aslında. Dizinin yayınlanacağı günü Türkiye'nin dört bir yanındaki dostlarına haber veren Beypazarılılar, böylece 'şöhretle' tanışma imkânı buluyorlar. Sette küçük çocuğu için uygun bir rol bekleyen babanın söyledikleri çoğunun duygularına tercüman oluyor: "Kars'tan babam aradı. Torununu ekranda görmek istiyor. Ben de burada bekliyorum. Bir kamera önü yürüme işi çıkar diye."
Çeşitli illerden izleyicilerin akınına uğrayan sette izdiham sebebiyle zaman zaman çekimler aksasa da dizinin yapım sorumlusu Mehmet Akyol, gösterilen ilgiden memnun. Ziyaretçilerle tek tek ilgilenen Akyol, "Dizi bölgede çok seviliyor. Bize her türlü kolaylığı gösteriyorlar. Doğruluk Ekseni gerek teknik ekibi, gerek oyucuları gerekse de konusu itibarıyla bölge halkıyla tam bir bütünlük içinde. Zaten bu enerji, Türkiye genelinde reyting olarak ekrana yansıyor." diyor.
Taner Tunç'un yönettiği dizide Ayçin Tuyun, Rahman Görede, Gafur Uzuner ve Özer Tunca rol alıyor. 'Doğruluk Ekseni'nde Yedibahar kasabasının köklü ailelerinden Adalılar'ın kendi içlerinde yaşadıkları miras kavgaları ile aileler arası çıkar çatışmaları anlatılıyor. Dizi, hayatın içinde var olan birçok sosyal konuyu da ekrana taşıyor.
YUSUF BÜLBÜL